DOLAR 34,3054 0.31%
EURO 37,5445 -0.07%
ALTIN 2.925,561,27
BITCOIN 21622300.52576%
Samsun
20°

KAPALI

05:41

SABAHA KALAN SÜRE

samsunumhaber

samsunumhaber

09 Ekim 2024 Çarşamba

Nedir Bu Atatürk Düşmanlığı? Ayvalık’ta Atatürk Anıtı’na Balyozla Saldırıyı Yurttaşlar Engelledi

Nedir Bu Atatürk Düşmanlığı? Ayvalık’ta Atatürk Anıtı’na Balyozla Saldırıyı Yurttaşlar Engelledi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, sadece ulusal bağımsızlığın sembolü olmakla kalmayıp, aynı zamanda modern Türkiye’nin inşasında büyük bir rol oynamıştır. Atatürk, devrimci fikirleri ve uygulamalarıyla Türk milletinin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmasını hedeflemiş, bu amaç doğrultusunda birçok yenilik gerçekleştirmiştir. Ancak son yıllarda, Atatürk ve onun ideallerine karşı duyulan düşmanlığın arttığına şahit olmaktayız. Bu düşmanlık, sadece tarihsel bir figüre karşı söylem ve eylem olarak değil, aynı zamanda Türkiye’nin modernleşme çabalarına da bir tehdit oluşturmaktadır.

Son zamanlarda, Ayvalık’ta yaşanan bir olay bu durumu bir kez daha gündeme getirmiştir. Kimliği belirsiz bir gereksiz insan , Atatürk Anıtı’na balyozla saldırarak, sadece bir heykeli hedef almakla kalmamış, aynı zamanda Türk milletinin değerlerine karşı bir saldırıda bulunmuşlardır. Neyse ki, bu girişim yurttaşlar tarafından engellendi ve anıtın vandalizmden korunması sağlandı. Bu olay, Atatürk’e ve onun mirasına yönelik artan bir düşmanlığın ifadesi olarak değerlendirilebilir.

Atatürk düşmanlığı, tarihsel ve ideolojik bir temele dayanmaktadır. Bu düşmanlığın altında yatan sebepler arasında, Atatürk’ün devrimleri, laikliği savunması ve milliyetçi söylemleri bulunmaktadır. Bu unsurlar, özellikle sıradan vatandaşlar arasında, zaman zaman yanlış anlaşıldı ve tepkilere yol açtı. Eğitim sisteminin reforme edilmesi, kadın haklarının genişletilmesi ve medeni hukukun kabulü gibi konular, bazı kesimler tarafından geleneksel değerlere saldırı olarak nitelendirildi. Bu durum, toplum içinde bir kutuplaşmaya neden oldu ve Atatürk’ün mirası, bazı gruplar için bir hedef haline geldi.

Ayvalık’taki olay, yalnızca bir anıtın hedef alınması değil, aynı zamanda Atatürk’ün bıraktığı mirasa duyulan saygının ne ölçüde sarsıldığına da işaret etmektedir. Anıtlara yapılan saldırılar, bir topluluğun kimliğine, geçmişine ve değerlerine yapılan bir saldırı olarak görülmelidir. Atatürk’ün anıtı, Türk milletinin kurtuluş mücadelesinin ve bağımsızlık arzusunun bir sembolüdür. Bu tür saldırılar, toplumun ortak değerlerine karşı duyulan saygının azalmasına neden olmaktadır.

Yurttaşların, Ayvalık’ta Atatürk Anıtı’na yönelik saldırıyı engellemesi, aslında halkın duyarlılığını ve bu değerlere olan bağlılığını gösteren önemli bir örnektir. Bu tür durumlar, milleti oluşturan bireylerin, ulusal değerleri koruma konusunda nasıl bir araya geldiğini ve dayanışma gösterdiğini ortaya koymaktadır. Anıtların korunması, sadece fiziksel bir varlığın korunması değil, aynı zamanda bir kimliğin ve tarihsel mirasın korunması anlamına gelir. Bu nedenle, yurttaşların müdahalesi, sadece bir eylem olarak değil, aynı zamanda kolektif bir bilinç ve tutumun göstergesi olarak değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak, Atatürk düşmanlığı, geçmişten günümüze uzanan bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Ancak halkın bu düşmanlığa karşı duruşu, ülkenin çağdaşlaşma hedeflerinin hala yaşatıldığını göstermektedir. Ayvalık’ta yaşananlar, bireylerin ve toplumun Atatürk ilke ve inkılaplarına olan bağlılığının bir göstergesi olarak kabul edilmelidir. Bu tür saldırılara karşı duyulan hassasiyet, sadece Atatürk’e değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğine yön veren değerlere yapılan bir sahiplenme olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, Atatürk’ün mirasını korumak, yalnızca geçmişe saygı göstermek değil, aynı zamanda geleceğe umutla bakmak anlamına gelmektedir.

Aykut Soydemir
Samsunumhaber.com
Genel Yayın Yönetmeni

Devamını Oku

Başkan İbrahim Sandıkçı: “Güvenli ve konforlu yolları hemşehrilerimizin hizmetine sunuyoruz”

Başkan İbrahim Sandıkçı: “Güvenli ve konforlu yolları hemşehrilerimizin hizmetine sunuyoruz”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Canik Belediye Başkanı İbrahim Sandıkçı, ilçeye yeni ulaşım yatırımları kazandırmaya devam ettiklerini ifade etti. Canik Belediye Başkanı İbrahim Sandıkçı, ilçede yol çalışmalarını ara vermeden sürdürdüklerini ifade etti. Merkez ve kırsal mahallelerin tamamında üstyapı ve altyapı çalışmalarına büyük bir özveriyle devam ettiklerini kaydeden Başkan İbrahim Sandıkçı, “Canik’te sorunsuz bir ulaşım için seferberlik halinde çalışıyoruz” dedi.

Hummalı Çalışma
“Canik’imizde ulaşım atağımızı hız kesemden sürdürüyoruz” diyen Başkan İbrahim Sandıkçı, ilçedeki tüm yolları güvenli ve konforlu hale getirmeye devam ettiklerini ifade ederek, “İlçemize ulaşıma yönelik yeni yatırımları kazandırmaya devam ediyor, güvenli ve konforlu yolları hemşehrilerimizin hizmetine sunuyoruz. Ayrıca yeni yollar açarak, ilçemizin ulaşım ağını güçlendirmeye devam ediyoruz. Ekiplerimizle birlikte sahada canla başla çalışıyor, üstyapı ve altyapı çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz. Kırsal ve merkez mahallelerimizin
tamamında sıcak asfalt serim, sathi kaplama, yol açma, yol genişletme, yol tesviye, taş parke yol ve beton yol yapım çalışmalarımıza hummalı bir şekilde devam ediyoruz” şeklinde ifade etti.

Devamını Oku

Samsun’da Aile İçinde Şiddet: Songül Özker’in Çağrısı

Samsun’da Aile İçinde Şiddet: Songül Özker’in Çağrısı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Samsun’un İlkadım ilçesinde yaşanan olay, aile içindeki şiddetin, bireylerin yaşamları üzerindeki etkisini ve toplumda bu tür durumlara karşı gösterilen duyarsızlığın kimlere mal olabileceğini gözler önüne sermektedir. 32 yaşındaki Songül Özker, üç çocuk annesi olarak üstlendiği sorumlulukların yanı sıra, kız kardeşi Yeter Özker’in yaşadığı kötü deneyimlerin yükünü sırtlanmak zorunda kalmıştır. Özker’in savcılığa yaptığı suç duyurusu, yalnızca kendi can güvenliğini değil, aynı zamanda kardeşinin geçmişte yaşadığı bir ilişkiden ötürü maruz kaldığı şiddeti gündeme getiren önemli bir adım niteliğindedir.

Kardeşi Yeter Özker, 38 yaşındaki nişanlısı K.B. tarafından fiziksel şiddete maruz kaldıktan sonra, 14 Ağustos’ta evlenme tarihini belirlemiş olmasına rağmen bu ilişkiyi sonlandırmak zorunda kalmıştır. Bu ayrılığın ardından, Yeter Özker, yaşadığı travmanın ve aldığı tehditlerin ağırlığı nedeniyle Samsun’u terk etmek zorunda kalmıştır. Bu durum, Türkiye’de kadınların şiddet ve tehdit karşısında ne denli kırılgan bir konumda olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Songül Özker’in ifadesindeki “Şahsın tutuklanması için ölmemiz mi gerekiyor?” cümlesi, aciliyet ve çaresizlik duygusunu derin bir şekilde yansıtmaktadır. Bu ifade, erkek şiddetiyle mücadeledeki kurumsal eksiklikleri, hukukun etkinliğini ve toplumun genel tutumunu sorgulayan bir çağrıdır. Şiddete uğrayan bireylerin, maruz kaldıkları durum hakkında yardım istemesi cinayet istatistikleriyle, kadınların yaşamlarının kaybolmasıyla dolup taşan bir tablonun daha da karanlık yönlerini ortaya koymaktadır.

Türkiye genelinde artan kadın cinayetleri, şiddet olayları ve bunun yanı sıra adalet mekanizmasındaki aksaklıklar, toplumun her kesiminde büyük bir kaygı yaratmaktadır. Özellikle cezai yaptırımların yetersizliği ve maalesef bazı durumlarda faillerin korunması veya hafif cezalara çarptırılması, bu korkunun temelini oluşturur. Özker’in yaşadığı durum, sadece bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda toplumsal bir kriz olarak değerlendirilmelidir.

Yeter Özker’in şiddete uğraması ve buna bağlı olarak Samsun’u terk etmesi, sistemin işleyişindeki eksiklikleri gözler önüne sererken, toplumun da bu sorunla nasıl başa çıkacağı konusunda acil bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu ortaya koymaktadır. Kadınların, yaşadıkları şiddet ve tehdit karşısında destek alabilmelerine olanak tanıyan mekanizmaların güçlendirilmesi, tek bir bireyin değil, toplumun inşası için son derece önemlidir. Bu, yalnızca hukuki bir gereksinim değil, aynı zamanda moral bir yükümlülüktür.

Sosyal hizmetlerin, sığınma evlerinin ve psikolojik destek mekanizmalarının etkinliğinin artırılması, kadınların bu tür durumlarla başa çıkmaları için kritik bir öneme sahiptir. Ayrıca, toplumun her kesiminin bu konudaki bilinçlenmesi ve duyarsız kalmaması gerektiği de unutulmamalıdır. Şiddet karşıtı kampanyaların, eğitim programlarının ve farkındalık artırıcı etkinliklerin yaygınlaşması, toplumun bu sorunla daha etkin bir şekilde mücadele edebilmesi için elzemdir.

 

Devamını Oku

Kadın Cinayetine Nasıl Dur Diyeceğiz?

Kadın Cinayetine Nasıl Dur Diyeceğiz?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kadın cinayetleri, modern toplumların en acı ve derin yaralarından biri olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Her geçen gün artan bu trajik olaylar, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda toplumsal yapının da ciddi şekilde sorgulanmasına yol açmaktadır. Kadınların hayatlarının son bulması, onların birer birey olarak topluma sağladığı katkıları göz ardı eden, cinsiyet eşitliği ile bağdaşmayan bir anlayışın sonucudur. Bu sorunla başa çıkmak, sadece toplumun değil, tüm bireylerin ortak sorumluluğudur. Feminist hareketlerin ve kadın hakları savunucularının yıllardır sürdürdüğü mücadelenin yanına, tüm kesimlerden destek alacak sosyal politikaların geliştirilmesi ve bu konuda toplumsal bir bilinç oluşturulması gerekmektedir.

Öncelikle, kadın cinayetlerinin önlenmesi konusunda farkındalık oluşturmak büyük bir öneme sahiptir. Medya, bu farkındalığın artırılmasında kritik bir rol oynamaktadır; kadın cinayetlerinin işleniş biçimi, nedenleri ve sonuçları hakkında kamuoyunu bilgilendirmek, aynı zamanda toplumsal normları sorgulatmak adına son derece etkilidir. Kadınların maruz kaldığı şiddet olaylarının, salt bireysel bir mesele olmaktan öte, sosyal bir sorun olduğunun altı çizilmelidir. Her bir cinayet, toplumu derinden sarsan bir travmadır; bu nedenle kadın cinayetlerinin önlenmesi, sadece kadınları değil, tüm toplumu etkileyen bir sorumluluktur.

Eğitim, kadın cinayetlerini önlemede bir diğer önemli unsurdur. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda eğitimin arttırılması, genç nesillere yönelik programların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle erken yaşta çocuklara, cinsiyet eşitliği, saygı ve empati konularında eğitim verilmesi, ilerideki olası şiddet eğilimlerinin önlenmesi açısından kritik bir adım olacaktır. Bu bağlamda, aileler de çocuklarına karşı olan tutumlarını gözden geçirerek, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda pozitif ayrımcılık yapmalılardır. Unutulmamalıdır ki, toplumun geleceği, genç nesillerin yetişme şekline bağlıdır.

Ayrıca, yasaların etkin bir şekilde uygulanması da kadın cinayetlerinin önlenmesinde hayati bir önem taşımaktadır. Maalesef, yasaların yeterince caydırıcı olmadığını belirten birçok örnek mevcuttur. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin cezasız kalması, bu durumun devam etmesine zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle, yasaların güncellenmesi, cezaların artırılması ve mağdurların korunması için gerekli mekanizmaların hızla devreye sokulması gerekmektedir. Kadınların kendilerini güvende hissedebilmeleri, bu yasaların sadece varlık göstermesinin ötesinde, etkin bir şekilde uygulanmasıyla mümkün olacaktır.

Toplumun her kesimindeki bireylerin sorumlu davranması da oldukça önemlidir. Kadın cinayetleri, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun sorunudur; bu nedenle herkesin bu meseleyi sahiplenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, kadın cinayetleri hakkında konuşmak, fikir alışverişinde bulunmak ve toplumsal etkinliklere katılmak, bireylerin bu konuya duyarlılığını artıracaktır. Ayrıca, sosyal medya gibi platformlar aracılığıyla seslerini duyuran aktivistler ve kadın hakları savunucuları, bu konuda toplumda bir duyarlılık oluşturma çabasındadır. Bu çabaların desteklenmesi, kadın cinayetlerinin önlenmesine yönelik önemli bir adım olacaktır.

Kadın cinayetleriyle mücadele etmek, çok boyutlu ve karmaşık bir problemin çözümünü gerektirmektedir. Farkındalık yaratmak, eğitim düzeyini yükseltmek, yasaların etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak ve bireysel sorumluluklar üstlenmek, bu mücadelede atılacak önemli adımlardır. Kadınların hayatlarına duyulan saygı, sadece kadınları değil, tüm toplumu kapsayan bir anlayışa dönüşmelidir. Unutulmamalıdır ki, kadın cinayetlerine dur demek, yalnızca bir slogan olarak kalmamalı; bu, yaşamın kendisine, insanlığa verilen bir sözdür. Tüm bireylerin bu sözün sahibi olması, toplumun her kesiminin bu mücadelede yer alması gerekmektedir. Kadınların özgürce yaşayabildiği, kendilerini güvende hissettiği bir dünya yaratmak, hepimizin ortak hedefi olmalıdır.

Devamını Oku

SAMSUN’DA 9’UNCU KİTAP FUARI SONA ERDİ

SAMSUN’DA 9’UNCU KİTAP FUARI SONA ERDİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Karadeniz 9. Kitap Fuarı, kitapseverleri bir araya getiren önemli bir etkinlik olarak 6 Ekim Pazar günü sona erdi. 9 gün süren kitap fuarında Büyükşehir Belediyesi’nin standı her yaştan insanın ilgi odağı oldu. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, “Kitap Fuarımız dolu dolu geçti. Gelecek yıllarda daha fazla etkinlikte, daha fazla yazarla ve daha fazla okurla buluşmak dileğiyle” dedi.

Samsun’da 28 Eylül-6 Ekim tarihleri arasında düzenlenen Karadeniz 9. Kitap Fuarı sona erdi.

TÜYAP Samsun Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen fuar, Samsun ve çevre illerden gelen binlerce ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Bu yılki fuar, yayıncılık dünyasının önde gelen isimleri ve eserleri ile dolu dolu bir program sundu. Samsun Büyükşehir Belediyesi de kurduğu stant ile her yaştan insanın yoğun ilgisiyle karşılandı. Ziyaretçiler, Büyükşehir’in sunduğu çeşitli yayınları, broşürleri, kitap ayraçlarını, boyama kitaplarını ve eğlenceli puzzle setlerini inceleme ve edinme fırsatı buldu. Özellikle çocuklar için özel olarak hazırlanan deney düzenekleri, öğrencilerin Bilim Samsun ve Keşif Kampüsü ile tanışmasına olanak tanıdı. Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin standı sadece bilgi edinme ve eğlenme fırsatı sunmakla kalmadı; aynı zamanda ziyaretçilere çeşitli ikramlar da sunarak sıcak bir ortam oluşturdu.

“Samsun’umuz sanata ve edebiyata tutkusu ile de ön plana çıkan bir şehir”

Fuarın unutulmaz deneyimler yaşattığını belirten Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, “Bu etkinliğe ev sahipliği yapmak bizler için son derece önemliydi. Samsun’umuz tarihi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra sanata ve edebiyata olan tutkusu ile de ön plana çıkan şehir. Fuar ile her yaştan binlerce hemşehrimiz, kitapların ve bilgilerin büyülü dünyasında kaybolma fırsatı buldu. Bizler de bu noktada Büyükşehir Belediyesi olarak gençlerimizin Kitap Fuarına ulaşımını üstlenmiştik. Bir yandan da Odak Samsun otobüslerimizle okullarımızın ulaşımını sağladık. Özellikle çocuklarımız burada birçok değerli yazarla tanışma ve onlardan ilham alma şansı elde etti. Bu buluşmalar onların hayal dünyalarını genişletecek ve gelecekteki edebi yolculuklarına yön verecek. Şehrimizin kültürel mirası ve genç potansiyeli ile büyüyen bir edebiyat merkezi olmasını hedefliyoruz. Gelecek yıllarda daha fazla etkinlikte, daha fazla yazarla ve daha fazla okurla buluşmak dileğiyle” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.